İklim değişikliğinin etkisiyle dünyanın ısınmasını yavaşlatmak için bir araya gelen ülkeler, “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi”ni 1994 yılında imzaladılar. 195 ülkenin taraf olduğu bu sözleşme çerçevesinde taraflar konferansı anlamına gelen “Conference of the Parties” kısaca COP her yıl başka bir ülkede düzenleniyor. Bu yıl Mısır’da düzenlenen COP27 yine uzaktan izlediğimiz bir tiyatro oyunu gibiydi.
COP27’de Neler Oldu?
● İklim değişikliğinin etkisini azaltmaya yönelik kararlar alması gereken karar vericiler özel jetleriyle bir araya geldi.
● İnsanların artık bisiklet kullanması gerektiği tiradı seyircilerle paylaşıldı.
● İklim değişikliğine sebep olan ve plastik üreten şirketler zirvenin sponsorları oldu. Bu sayede artık onların bir “Yeşil Şirket” ünvanı var.
● Yoksul ve kırılgan ülkelerin ve sivil toplumun uzun yıllardır talep ettiği ‘Kayıp ve Hasar Fonu’ oluşturuldu ama fonun işleyişi kararlaştırılmadı.
● Beklenen hedeflere yönelik kararlar alınmadı.
● STK’lar iklim zirvelerinde geçmiş dönemlere göre daha fazla söz sahibi oldu.
● Gençler iklim adaletiyle ilgili haklarını daha yüksek sesle savunmaya başladı.
COP27’de Neler Olmadı?
● Dünyada yaşanan sorunların ana kaynağı konuşulmadı; iklim problemlerin sonucu değil kaynağı olarak işaret edilmeye devam edildi.
● Karbon salınımının azaltılması ve engellenmesinin tek başına sorunları çözmek için yeterli olmadığı gündeme gelmedi.
● Yönetim anlayışı ve politikaların değişmesi gerektiği ve hak temelli yaklaşımın benimsenmesiyle ilgili bir öneri gelmedi.
● Doğadaki varlıkların temel yaşama hakkının hukuki olarak garanti altına alınması konu olmadı.
● Sonuç bildirgesinde, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için yapılacak uygulamalarda sadece insan merkezli değil doğa temelli yöntemlerin benimsenmesiyle ilgili hiçbir madde yazılmadı.
● Gıda krizine dirençli ve iklim değişikliğine uyumlu üretim biçimlerinin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması gelecek planlarında yer almadı.
● Yeşil ekonomi, yeşil enerji ve yeşil tarımın rengi değişmedi ve büyük şirketler tarafından ‘paravan’ olarak kullanılmaya devam etti.
COP27’de beklediğimiz oldu; iklim değişikliğine ve dolayısıyla gezegenin yok olmasına sebep olanların bir araya gelerek oynadıkları seyirlik oyun gösterisi tamamlandı.
İklim değişikliğini, hükümetlerin özel sektörle birlikte uyguladığı politikaların bir sonucu olarak görmeyip, içerisinde bulunduğumuz durumun sebebi olarak görmeyi sürdürdükçe benzer tiyatroları izlemeye devam edeceğiz. Karar vericiler ve şirketler düzenli olarak bir araya gelecekler, görüşmeler yapılacak, kararlar bildirilecek. Ancak bu kararlar yok oluşu engellemekte yetersiz kalmaya devam edecek.
İklim değişikliğini sadece karbon salınımına indirgemek bir çözüm olmadı ve olmayacak da. Sadece insan değil doğadaki tüm varlıklar için hak temelli politikalar ve çözümler üretmek mümkün. Var olan ekosistemi korumak, yok ettikten sonra geri getirmekten çok daha az emek ve bütçe gerektirir.
Gezegenimizin yok oluşunun önüne geçebilmek için öncelikli olarak zihinler, yönetim anlayışları değişmeli. Hak kavramı ve hukuk anlayışı, doğa ve iklim adaletini sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmeli.
Gezegeni yok ederek suç işleyen, doğanın ve yaşamın haklarını ihlal eden zihinlerden, şirketlerden, karar vericilerden gerçekçi ve dürüst çözüm beklemeye devam edecek miyiz?
Yorum yapılmamış