Doğa Derneği 2006 yılında başlattığı Hedef: Sıfır Yok Oluş kampanyası çerçevesinde Anadolu parsını korumak için bir proje hazırladı. Ne var ki, pek çok kişi ve kurumun bu canlının neslinin tükendiğini düşünmesi nedeniyle projeye geniş destek sağlanamadı.
Doğa Derneği Güneydoğu Anadolu ekibi bu tarihten itibaren son derece kısıtlı imkanlarla leopar araştırmalarını ve bölge halkı ile ortak çalışmalarını aralıksız olarak gönüllü bir şekilde sürdürdü. Kaynak yetersizliği nedeniyle çalışmalar son kayıtların düzenli olarak gerçekleştiği Bitlis – Siirt arasındaki dağlık alanla kısıtlı kaldı. Bu bölgede leopar ile aynı coğrafyada yaşayan köylü ve çobanlarla güçlü bir iletişim ağı kuruldu.
Doğa Derneği’ne Türkiye genelinden ulaşan bildirimler, parsın halen Antakya, Bitlis, Diyarbakır ve İran sınırı arasında kalan dörtgen içerisinde, Güneydoğu Toroslar’da yaşadığını ortaya koyuyordu. Yazık ki, sırasıyla 2000’de Antakya’da, 2003, 2006 ve 2010’da Bitlis ve Siirt’te pars vurulmuş ve post kalıntıları görüntülendi. İran’da Hakkari sınır bölgesinde bu canlının yaşadığı da kesin olarak bilinmekte. Orta ve Batı Toroslar ile Ege’de ise Anadolu parsının neslinin tükenmiş olabileceği düşünülüyor.
Tüm çabalara karşın, kısıtlı sayıda ekipmana sahip olunması, kaynak yetersizliği ve güvenlik sorunları nedeniyle canlı bir leopar bireyi bu güne kadar görüntülenemedi. Öte yandan aynı bölgede 2013 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Küçük Ölçekli Hibeler (GEF-SGP) kapsamında küçük bir proje başlatıldı. Proje kapsamında Doğa Derneği, bölge halkı ile iletişim ve yerinde koruma çalışmalarını yürüttü.
3 Kasım 2013’de, Güneydoğu Anadolu’da Diyarbakır’da yaşanan talihsiz olay, parsın Türkiye’deki varlığının bir hayal olmadığını bir kez daha kanıtladı. Bir çoban, genç bir parsı, kendisine saldırdığı iddiası ile vurup öldürdü. 2000’den sonraki benzer vakalardan farklı olarak bu vaka anında duyuldu ve pars görüntüleri tüm Türkiye basınına ulaştı.
Bu vaka aynı zamanda türe ait son bireylerin korunması konusunda Doğa Derneği’nin temel yaklaşımı olan toplum temelli çalışmaların ne kadar yaşamsal olduğunu da kanıtladı. Bilimsel çalışmaların ötesinde, Anadolu parsının yaşadığı son alanlarda yerel halkın türün korunmasına aktif katılımının sağlanması belki de en büyük gereklilik. Yerel halkla Doğa Derneği’nin iş birliği içinde olduğu Urfa’da yürütülen çizgili sırtlan (Hyaena hyaena) koruma programında bu yöntemin geçerliliği test edildi ve bu yaklaşımla sırtlanların neslinin kurtulması sağlandı. Doğa Derneği, parsın korunması için önümüzdeki dönemde alttaki iki faaliyetin yürütülmesini amaçlamakta:
Doğu Anadolu’daki potansiyel pars yaşam alanlarının tamamını ziyaret ederek bölge halkıyla birlikte bir “pars yerel koruma ekibi” kurmak. Bu ekip birbiriyle düzenli olarak haberleşerek son parsların görüntülenmesine ve görüldükleri yerde korunmasına yardımcı olacak.
Parsın son yaşam alanlarında yapılan çalışmalar ve canlının Anadolu’daki varlığıyla ilgili kısa bir film hazırlamak. Bu film Anadolu parsının korunması için daha büyük bir kamu desteğinin oluşmasını sağlayacak.
Fotoğraf: © Kurt Kosswig