Genel Özellikler
Ege Zeytin Meraları, Türkiye’nin Ege Bölgesi’nde bulunmaktadır. Meralar, kuzeyde Edremit Koyu’ndan güneyde Aydın’ın güneyine kadar uzanır. Ege Zeytin Meraları, yabani zeytin (Olea oleaster) ağaçlarının, yerli zeytin (Olea europea) çeşitlerine aşılanmasıyla oluşan antropojenik habitatlar olarak karakterize edilir. Bu meralarda yaşayan ağaçlar ve çalılar arasında, en az asırlık bir zeytin ağacı; akçakesme (Phillyrea latifolia), menengiç (Pistacia terebinthus), çilek ağacı (Arbutus unedo) yabani armut (Pyrus pirasteri), incir (Ficus caria), meşe (Quercus sp.), zakkum (Nerium oleander), armut (Pyrus communis), defne (Laurus nobilis), mersin (Myrtus communis) gibi yerli ağaçlar ve çalılar bulunabilmektedir. Ağaç veya çalı bulunmayan yamaçlar ise nadir bulunan ve sınırlanmış bitki türleri için değerli habitatlardır. Bu meralar genelde deniz seviyesinden 500-600 metre yüksektedir.
Bu alanlar içerisinde bulunan dağlar; Kaz Dağları, Yunt Dağları, Bozdağlar, Nif Dağı, Spil Dağı, Dilek Dağı, Aydın Dağları, Menteşe Dağları’dır.
Bu alanlar içerisinde bulunan ovalar; Bakırçay Ovası, Gediz Ovası, Küçük Menderes Ovası, Büyük Menderes Ovası, Menemen Delta Ovası, Balat Delta Ovası’dır.
Bu alanlar içerisinde bulunan nehirler; Bakırçay, Gediz Nehri, Büyük Menderes Nehri, Küçük Menderes Nehri’dir.
Bu habitatların zeytin merası olması için bazı kriterleri sağlaması gerekmektedir. Bu kriterler şunlardır;
– Zeytinin kirlilik yaratmayan yöntemlerle üretiliyor olması,
– Sadece insan ve hayvan gücüne bağlı olarak işlenmesi,
– Keçi, koyun,inek ve evcil otobur hayvanlarının zeytinliklerin altında otlaması yani aynı zamanda mera olarak kullanılması,
– Tellerle veya yüksek duvarlarla çevrilmemesi ve böylece yaban hayvanlarının içerisinde özgürce dolaşabilmesi,
– Makinelerle sürülmemesi,
– Sulanmaması,
– Herhangi bir işlem veya hasadın ağır makineler ile yapılmaması,
– Kimyasal zehirlerin kullanılmaması,
– Bitki ve ağaç çeşitliliğinin zarar görmemesi.
Önemli Türler
Önemli Doğa Alanları
Ege Zeytin Meraları içerisinde, Çanakkale’nin güneyinden başlayıp Muğla’nın kuzeyine kadar devam eden alan içerisinde dört Önemli Doğa Alanı bulunmaktadır. Bunlar; Kızıldağ- Mahal Tepeleri, Datça- Bozburun Yarımadaları, Batı Menteşe Dağları Önemli Doğa Alanları’dır.
Kadim Üretim Havzaları
Ege Zeytin Meraları içerisinde başta geleneksel zeytinyağı üretimi olmak üzere hayvancılık, aromatik bitki toplayıcılığı, arıcılık gibi kadim üretim yöntemleri yapılmaktadır.
Geleneksel zeytinyağı üretimi bölge içinde yüzyıllardır yapıldığı şekilde devam etmektedir. Zeytin meraları içinde yer alan zeytinler, bilinenin aksine dikilerek değil yabani zeytin delicenin o havzadaki yerel ırkla aşılanmasıyla oluşmuştur. Edremit Havzası’nda; Ayvalık, Şakran, Midilli, Gemlik ırkları, İzmir Yarımadası’nda Erkence, Çakır ırkı, Menteşe yöresinde ise Memecik, Tavşan Yüreği yaygın olarak aşılanıp yetiştirilen ırklardır.
Bu havzalar içerisinde yetiştirilen zeytin çeşitliliğine paralel olarak oluşan kültürler de aynı derecede zengindir. Zeytin meralarının oluşumu öncelikle maki denilen bir bitki topluluğunun içinde bulunan ve kendiliğinden yetişen delice türünün o bölgenin yerel ırk zeytini ile aşılanmasıyla başlar. Geçtiğimiz asırda delicelerin etrafı yaban keçisi, ala geyik gibi yabani otoburlar tarafından açılırken bu gün yabani otoburların nesilleri tükendiği için bu nişi evcil otoburlar doldurmuşlardır.
Koyun, keçi, inek gibi evcil otoburların zeytin meralarının içerisinde bulunması, alandaki toprağı yumuşamasını ve gübrelenmesini sağlar. Otlayan hayvanlar aynı zamanda bu alanlarda orman içi açıklıklar oluşturarak yangın riskini azaltır. Evcil otoburların zeytin meraları içerisindeki varlığı, bu meralarda ot ilacı, kimyasal gübre kimyasal girdilerin kullanılmamasını sağlamaktadır.
Geleneksel olarak hayvancılığın ve zeytinciliğin iç içe sürdürülüyor olması bu kültürlerin sıfır girdi ile yapılmasını mümkün kılmaktadır. Zeytinciliğin ve hayvancılığın birlikte yapıldığı, sınırları tellerle çevrilmeyen zeytin meralarından yalnızca zeytin, zeytinyağı değil bir çok ürün elde edilebilmektedir. Ege Zeytin Meraları’nda bir yıl boyunca aynı anda veya ardışık olarak üretilen veya toplanan ürünler şunlardır:
– Zeytinyağı,
– Ağaçların budanmasıyla elde edilen kışlık odun,
– Odundan elde edilen kül ve zeytinyağı ile yapılan sabun,
– Zeytinliğin içerisinde otlayan hayvanlardan elde edilen ürünler,
– Yenilebilir ot ve mantarların toplanması,
– Aromatik bitkilerin derlenmesi,
– Arıcılık,
– Zeytinliğin içindeki meyve ağaçlarından elde edilen meyve ve yemişler.
Zeytin meralarının içerisinde devam eden kadim üretim yöntemleri, bu meralarda var olan biyolojik çeşitliliği desteklemektedir. Tellerle veya yüksek duvarlarla çevrilmeyen zeytin meralarında yaban hayvanlarının özgürce dolaşması, yaşaması; tek yıllık ve çok yıllık bitkilerin devamlılığı; otlatma rejimine bağlı olarak ekosistem dengesi bozulmadan devam etmesi mümkündür. Hayvancılığın zeytincilik kültürüyle birlikte sürdürülmediği alanlarda öncelikle toprağın fauna ve florasının zarar görmesinden kaynaklanan ekosistem kaybı, bölgedeki zeytin ağaçlarının hastalığa daha yatkın olmasına sebep olabilmektedir.
Zeytin meralarında üretim yapan üreticilerin ve bu ürünleri tüketenlerin sağlık ve refah düzeylerinin yaşam standartlarına uygun olması beklenmektedir. Bu standartların yüksek olması sonucunda sözlü olarak geçmişten bugüne aktarılan zeytin meraları içerisinde kullanılan kadim üretim yöntemleri kuşaklar arası aktarımı da gerçekleştirmiş olacaktır.
Zeytin meraları içerisinde yapılan hayvancılıkta, genellikle güney bakıda bulunan zeytinliklerin altında otlayan hayvanlar, zeytinlerin olgunlaşma ve yere dökülmeye başladığı dönemlerde kuzey yamaçlarda bulunan makilik alanlarda otlatılmaktadır. Bu rotasyon sırasında güney cephelerde bulunan zeytinliklerin bitki ve toprak yapısı hayvanların alandan çıkmasıyla birlikte kendini yenileme ve dinlenme sürecine girer. Kuzey bölgelerdeki bitkilerin gelişme hızı, burada halihazırda bulunan nemin daha fazla olmasından dolayı güneye göre daha fazladır. Bu rotasyon sayesinde güney bölgelerde erozyon engellenirken, kuzey bölgelerde de otlatma sonucunda açıklık alana ihtiyaç duyan tek ve çok yıllık otsu bitkilerin, kuşların, yaban hayvanlarının yaşam alanları açılmış olur.
Ege Zeytin Meraları’ndaki bir diğer kadim üretim yötemi ise arıcılıktır. Bu meralarda yapılan arıcılıkta zeytinliklerin belli yerlerine yerleştiren kovanlarda, yıl boyunca zeytin meraları içerisinde bulunan çiçekli bitkilerden bal üretimi yapılır. Arı kovanlarındaki bal hasadı yıl içindeki döngüye bağlı olarak gerçekleştirilir. Arının kışlık yiyeceğinin mutlaka fazlasıyla bırakılması ve dışarıdan herhangi bir suni gıda ile beslenmemesi geleneksel arıcılıkta en önemli adımlardan biridir. Çünkü dışarıdan hazır gıda ile yapılan besleme sonucunda oluşabilecek hastalıklara karşı sentetik ilaçların da kullanılması kaçınılmazdır. Zeytin meraları içinde yapılan arıcılık aynı zamanda bölgedeki bitki çeşitliliğine katkı sağlar. Herbesit ve pesisit kullanılmayan zeytin meralarında arılar sağlıklı bir şekilde yaşayabilmektedir.
Ege Zeytin Meraları’ndaki zeytinlerin dikim olmaması, zeytinliklerin sürülmemesi ve içerisinde diğer çalı ve ağaçların yaşayabilmesi de arıcılık için olmazsa olmaz diğer bir noktadır. Zeytinliklerin sürülmesi ve var olan diğer bitki çeşitliliğini yok edilmesi sonucunda monokültür zeytinlikler oluşmasına neden olmaktadır.
Zeytin meraları içerisindeki diğer bir diğer kadim üretim yöntemi ise aromatik bitki toplayıcılığıdır. Bu alanlarda, kendiliğinden yetişen kekik, adaçayı, defne, karabaş otu gibi aromatik bitkiler bulunmaktadır. Bu bitkiler yıl içerisinde farklı zaman aralıklarında hasat edilmektedir. Geleneksel şifacılıktan, mutfak kültürüne kadar pek çok alanda işlev gören aromatik bitkiler aynı zamanda yerel ekonomiye de katkı sunmaktadır. Arıcılık ve aromatik bitkiler arasında da doğal bir bağ vardır. Aromatik bitki toplayıcılığında bitkilerin köklenmemesi, ilaçlanmaması ve geleneksel hasat yöntemlerine uygun olarak yapılması bitki çeşitliliğine ve arıların yaşamlarına olumsuz bir etki yapmamaktadır.
Tehditler
-
Coğrafyaya uyum sağlamış yerel ırk zeytinlerin yerine farklı iklim koşulları isteyen zeytinlerin havza içine dikilmesi, beraberinde sulama ve ilaçlama sorunlarını getirmesi,
-
Var olan zeytinlik arazilerin, ilaçlanması, sulanması ve sürülmesi bölge içerisinde var olan bitki ve böcek habitatına zarar verilmesi,
-
Zeytin meraları olarak kabul edilen ve uzun yıllardır bu şekilde kullanılan arazilerin ağır makinelerle yok edilmesi,
-
Zeytin meraları içinde veya yakınında taş ocaklarını açılması,
-
Zeytinlik alanların yok edilerek yeşil enerji adı altında RES ve GES’lerin kurulması,
-
Zeytinlik içerisinde devam etmesi gereken hayvancılığın azalması veya tamamen bitmesi,
-
Zeytinliklerin içerisine veya civarına termal ve termik santrallerin kurulması,
-
Zeytin ve zeytinyağı üretiminin hakkı olan değere ulaşamaması sonucunda üreticilerin zeytinlikleri satması.
Koruma Faaliyetleri
Ege Zeytin Meraları içerisinde bulunan Orhanlı Köyü Derneği bünyesinde, 2016 yılında Birleşmiş Milletler Küçük Destek Programı adına sunulan ve kabul edilen “Ege Zeytin Meralarının Geleceği İçin El Ele” projesi kapsamında, Çanakkale’nin güneyinden Muğla’nın kuzeyine kadarki alan içerisinde uzaktan algılama yöntemiyle tarımsal alan literatürüne girmeyen ve “bozuk orman” olarak adlandırılan zeytin meralarının bir dağılım haritası yapılmıştır. Bu dağılım haritasına göre zeytin merası olarak görülen alanlara ziyaretler gerçekleştirilmiştir.
Kaz Dağları’nın eteklerindeki Dereli, Hacı Aslanlar, Yaşyer, Çamcı köylerinden başlanarak Menteşe dağlarına kadarki alanda bulunan 64 adet lokasyon bazında yer ziyaret edilmiştir.
Bu yerlerin ziyaretleri gerçekleştirilirken aynı zamanda yereldeki halk ile yüz yüze görüşmeler gerçekleşmiştir. Yapılan görüşmelerde şu ana kadar 48 kişi ile temas sağlanmıştır. Bu kişiler, zeytinlik sahipleri, zeytinlikte çalışanlar, çobanlar, muhtarlar, hayvan sahipleri ve bölgede yaşayan diğer insanlardır.
Proje kapsamında ziyaret edilen 64 noktadan elde edilen veriler ve yapılan görüşmeler sonucunda önemli somut bilgilere ulaşılmıştır. Yerinde ve yüz yüze yapılan çalışmalarda bölgedeki yerel bilgiler ve uygulamalar kayıt altına alınmıştır.
Edremit Havzası’ında, İzmir Yarımadası’nda ve Menteşe Dağları’nda yapılan ziyaretler ve görüşmeler bu üçnokta üzerinde birbirinden tamamen farklı zeytin meraları ve kültürü olduğunu ortaya koymuştur. Daha önce hiçbir literatürde yer almayan zeytin meralarının da kendi içinde, Edremit Havzası Zeytin Meraları, İzmir Yarımadası Zeytin Meraları, Menteşe Dağları Zeytin Meraları olarak alt dallara ayrıldığı bu çalışma sonucunda tespit edilmiştir.
Ege Zeytin Meraları, bulunduğu makilik alanların açılmasıyla ve yabani zeytin delicelerin yerel zeytin ırklarıyla aşılanmasıyla oluşmuştur. Bu kıymetli zeytinliklerin, çekirdeğin toprağa düşmesinden, yağ ve zeytin ürünleri haline gelene kadarki tüm aşamalarını içeren, “Ege Zeytin Meraları Üretici Kılavuzu” yerel üreticilerin bilgileri yle hazırlanmaktadır. Bu kılavuzda biyoçeşitlilik, kültür ve hayvancılıkla bağlantılı olarak zeytin meraları ele alınmaktadır. Bu kılavuz hem dijital ortamda hem de basılı olarak üreticilere ve konuyla ilgili hassasiyeti olan kişilere ulaştırılacaktır.
Ege Zeytin Meraları kuşaktan kuşağa aktarılan yöntemlerle işlenmektedir. Bu üretim bilgisinin bir sonraki kuşağa aktarılmasıyla ilgili problemlerin olduğu yapılan çalışmalarında gözlenmiştir. Satın alma yoluyla edinilen zeytinliklerin sahiplerinin büyük çoğunluğu kadim üretim yöntemleriyle devam etmekte olan kültürden habersizdir. Zincirin bu eksik kısmını bir nebze de olsa giderebilmek için bu kılavuz aynı zamanda bir köprü niteliği taşıyacaktır.
Günümüzde kentten köye göç miktarının artması ile köylerde tarım ve hayvancılık anlamında yeni köylüler tarafından yanlış arazi kullanımı da artmaktadır. Bu bilgi eksikliğini doldurmak ve bölge peyzajını en uygun şekilde kullanmak için Ege Zeytin Meraları Üretici Kılavuzu gelecekte bu konudaki çalışmalar için bir ilk adım niteliği taşıyacaktır.
Aynı zamanda yaklaşık 18 aylık bir çalışma süreci sonucunda projenin başından sonuna kadar yapılan bütün çalışmalar, zeytinlikler içerisinde yapılan üretim yöntemleri ve zeytin meralarının peyzaj görüntüleri alınarak kısa bir film hazırlanmaktadır.
Kısa filmin yanı sıra yapılan bütün arazi çalışmalarında alınan fotoğraflardan oluşan bir albüm hazırlanmaktadır.
Ege Zeytin Meraları konusunda konuyla ilgili olan diğer bölgedeki ilgili kişilere ulaşmak ve konunun önemini anlatmak için uygulamalı bir eğitim çalışması yapılmıştır. Bu çalışma Ege Zeytin Meraları’nın kendine has özelliklerini koruduğu tespit edilen İzmir’in Seferihisar ilçesindeki Orhanlı köyünde, Doğa Okulu’nda gerçekleştirilmiştir. Eğitim; hayvancılık, biyoçeşitlilik ve zeytin meralarındaki kültürü içermiştir. Eğitim çalışmasının gerçekleşmesi için özellikle ekolog ve üreticilerden destek alınmıştır.
1-3 Aralık 2017’de, yaklaşık 40 kişinin katıldığı bu eğitim çalışması facebook, twitter gibi ilgili sosyal medya kanallarından paylaşılmıştır.
Proje alanında yapılan çalışmalar esnasında Edremit Havzası’nda yasa dışı kuş avcılığının yapıldığı ve özellikle üveyiklerin sayısının azalmasında bu durumun çok fazla etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Bu durum karşısında Doğa Derneği, yasadışı avcılık konusunda bölgedeki durumu halka anlatmak ve hassasiyeti arttırmak için ayrıca bir çalışma ortaya koymuştur. Bu çalışmalar kapsamında Edremit başta olmak üzere Ayvalık, Dikili, Bergama, İzmir, Aydın bölgelerinde zeytin sahipleri, avcılık klüpleri, köy kahvehaneleri ziyaret edilmiştir. Aynı zamanda üveyik özelinde yasadışı avcılık konusunda bir poster hazırlanmış ve ziyaret edilen her noktaya asılmıştır. Bütün yapılan bu çalışmalar sonucunda bir rapor hazırlanmış ve soruna ilişkin çözüm önerileri sunulmuştur.
Proje süreci kapsamında İzmir’in Seferihisar ilçesindeki Orhanlı köyünde başlıca tehdit, bölgede var olan ve yapılması planlanan taş ocakları olarak saptanmıştır. Bölge içerisinde yer alan ve hali hazırda çalışır durumda olan taş ocağına ek olarak Orhanlı Vadisi’nde iki adet taş ocağı daha yapılması planlanmaktadır. Yerel halk, bu duruma karşı tepkisini ortaya koyarak eylem düzenlemiş ve taş ocağını açmıştır. Bu süreçten sonra bir dava kazanılmış ve taş ocağı ve zeytinliklerle ile ilgili basın açıklaması yapılmıştır.